Haber

İkinci tur galibiyeti bir başka olacak

Türkiye’nin en kritik seçimi yapıldı ama beklenmeyen değil, beklenen kritik sonuç çıktı. Beklenmeyen kritik sonuç; Seçimin ikinci tip olması değil, Erdoğan’ın birinci gelmesi.

Ancak meydanlar öyle demedi, anket şirketleri asla böyle demedi.[1] Solcu televizyonlar, solcu gazeteciler, yorumcular, siyaset bilimciler, Kılıçdaroğlu’nun birinci olacağı belliydi, asıl zorluk temel tıptaki “iş”i bitirmekti. (İyi yapılırsa sonuç belliydi).

6 Genel Başkan, 2 Belediye Başkanı ve 1 Demirtaş[2] Öbür yanda Erdoğan ve beyni ölmüş Bahçeli. Ama olmadı, en azından birinci cinste olmadı.

Şimdi analizler, çıkarımlar, değerlendirmeler, analizler, tespitler, …. Kısacası siyaset de futbolu yorumlamanın bayağılığına dönüştü; “Herkesin aynı şeyi gördüğü ama farklı yorumladığı” bir gösteri oyunu!

Ama şimdi hiçbirinin zamanı değil. Oyun bitmedi, maç devam ediyor! Son düdükten sonra bolca zaman olacak; hesap vermek, hesap vermek, tahlil etmek, çıkarımlarda bulunmak.[3] Üstelik o zaman yeni bir program başlatmak amacıyla tüm bunları yapmak mümkün olacak. Şimdi “fazla mesai” oynanacak ve yine “keşke” olmaması için önerilecek çok iş var.

***

Kılıçdaroğlu İttifakı’nın birinci önceliği olarak Sinan Ogan ile pazarlık yapacağı açıktır. Ellerini ovuşturarak kapıda CHP’lileri bekleyen Oğan’ın ne istediği belli; CB Milletvekili, bakanlık, genel müdürlük, hanlar, müritleri için hamamlar. En tehlikelisi Kürt halkı ve mülteci düşmanlığının “imzası”dır. Bilinmelidir ki, bu şartın kabulü, birinci varyantta Kılıçdaroğlu’nun oyunun altına düşmesi sonucunu doğurmaktadır. Şu anda olumlu bir sinerji varken Kürt halkını “küçümsemek” sadece seçimi değil, CHP’nin gelecek planlarını da yok ediyor. (Bkz. dipnot 2).

Sinan Ogan’a hatırlatmak gerekirse; Meral Akşener’in masadan kalktığı anda düştüğü durum budur. Parti tabanının tepkisi ve kamuoyunun yarattığı baskı, Akşener’i siyaset sahnesinden adeta silecektir. Akşener son anda takla atarak kurtulur ama Ogan’ın o şansı olmaz; Erdoğan’a biat ederse delirir, hataya ortak olur. Ogan’a hatırlatılması ve esas alınması gerekenler; “Erdoğan’a kayıtsız şartsız karşı durmaya” davettir.

Açıkça görülüyor ki ikinci varyantın sonucunu belirleyecek en değerli unsur; Tekrar ve çok daha güçlü motivasyon sağlanacaktır. Şu anda seçimin sonuçlanmadığını ve seçim sürecinin devam ettiğini hatırlatmakta fayda var.[4] Ve kaybedilecek olan sadece bireysel haklar, hayaller, kişisel gelecek değil, bu ülkenin beş yıl boyunca kaybedecekleridir. Önümüzdeki beş yılı bu on güne sığdırmak zorundayız!

Tamam, aradaki oy farkı hafife alınamayacak kadar büyük. Ama kapatılacak kadar değil.

7 milyona yakın kişi oy kullanmadı. (yüzde 12)

1,5 milyona yakın geçersiz oy var. (yüzde 2,5)

Alınacak oylar alınmıştır, bu oyların karşı tarafa geçmesi mümkün değildir. Bire bir oylar mutlaka sandığa gitmeli/gitecektir. “Geçersiz” hatalar da düzeltilecektir. Gitmeyenlere “şimdi git” denilecek.

***

Ne de olsa yenilenmiş bir seçim stratejisine ihtiyaç var. Erdoğan seçmeni tercihlerini değiştirmeye odaklanmalı. Bu noktada asıl görev ve etkinlik kuşkusuz Masa’nın diğer bileşenlerine düşüyor; Babacan, Davutoğlu ve Karamollaoğlu. “Alacağımızı aldık, milletvekilleri yeter, Meclis’te uyuyacağız, bir dahaki sefere bekleyeceğiz” demek yetmez. Abdullah Gül’ü, Mehmet Bekaroğlu’nu, Abdüllatif Şener’i, İhsan Eliacık’ı yanına al, … (Bu arada Cihangir İslam’ı gören oldu mu). Ülkenin geleceği umurunuzda olmasa da borcunuzu ödeyin!

Ve Erdoğan’a oy veren hanımlar. Kesinlikle vazgeçmesi gereken bayanlar. Kılıçdaroğlu için değil, Akşener için değil, kendi hayatları için, gelecekleri için, ablaları, kızları için. Afganistan’daki, İran’daki kardeşleri için bile. Bu ülkeyi kendilerine benzetmeye çalışacak “adamlara” karşı. Fatih Erbakan’ın aklı ve Hüda Par’ın yaptıklarıyla 5 yıl yaşamamak için.

Ve Erdoğan’a oy veren gençler! Başka bir dünya mümkün, başka bir hayat mümkün. Dedenizin, babanızın hatta mahalledeki “ağabeylerinizin” yaşamak zorunda olduğu hayatı yaşamak zorunda değilsiniz. Değişim şarttır, gücü değiştir, geleceğini değiştir.

Ve son söz; bu noktada zafer çok daha “hoş” olacak!

Sadece kazandığımızda ne olacağını bir düşün!

NOTLAR:

[1] O anket şirketlerini kendilerini kanıtlayana kadar hayatımızdan çıkarırsak. Özellikle de televizyonlar ve web siteleri anket şirketlerini ve yöneticilerini boykot ederse…

[2] Hiç şüphesiz en iyi “iş” yapan Demirtaş ve HDP ekiplerinin özverisiydi. Kılıçdaroğlu’nun en yüksek oyu aldığı yerler Kürt illeri oldu; Dersim, Şırnak, Hakkari, Diyarbakır, Batman, Mardin, Ağrı,…

[3]Buraya iki not düşelim!

-Birinci tip; ekonomiyi, depremi ve hakkı birleştirme taktiği değil, ideoloji, kültür ve tarihi bağlar.

-Sol için siyaset belirleyenler her şey bittikten sonra nasıl bir “eleştiri/özeleştiri” yapacak bakalım!

[4] Meclis çoğunluğunun alınmış olduğu şimdilik sadece göz önünde. 10 genel lider ve 15 parti, işlevi az, çenesi çok düşük olacak bir parlamentoda her şeye gebe.

mezitli-ajans.com.tr

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu